21 Aralık 2009 Pazartesi

Nihat Doğan, 1071, Alp Arslan

Yeni imajı için Kemal Doğulu’yla çalışan Nihat Doğan, albümün çıkış şarkısı 1071’in Malazgirt Savaşı ’nı anlattığını söyledi:

“1071, Türk-Kürt kardeşliğinin, bir araya gelişin öyküsü. Şarkı şiirle başlayıp, R&B ve hip hop’la sürüyor.

18 Aralık 2009 Cuma

Oğuz Atay

"Canım insanlar sonunda bana bunu da yaptınız."

Oğuz Atay Bey Amca' nın günlüğü bu cümleyle başlamış. Üzerinde uzun uzun herkes bir şey söylemiştir bu güne kadar ben de onlara katılma taraftarı değilim. Hatta hayatımdaki çoğu şeyin ateşli bir taraftarı değilim. Herkes gibi severek yaptığım şeyler var. Mesela zeytinyağlı baklanın üzerine yoğurt koyarak, akşam esintisinde yemenin hazzı var ama herkesin bunu anlamasını da bekleyemem ya da bakla sevmesini. Akşam esintisini de tabii.

Bu beklentilerime karşılık, insanların çoğu hususta birbirlerini anlamaya gayret etmediklerini düşünüyorum. Hala düşünüyorum çünkü deneysel çalışmalarım sürüyor kendim ve çevrem üzerinde. Her nedense, çoğu fikrimi anlatmak istemiyorum, burada bile.
-Neeee.!Demek.... diye devam eden cümlelerden

ya da

-Enteresan...Nereden aklına geldi?

ya da

-Saçmalama....

Ben en doğal hakkımı kullandım şimdi sen bunu baltalayabilir misin? İlyas Baltacı' nın da dediği gibi "Bana bunun yasal dayanağını söyleyebilir misin?" Ön yargılarım herkes kadar var. Kimse yadırgamasın bunu. Ön yargılarının bir kısmını ortadan kaldırmaya çalıştığım doğru ama.
"Ben de denizaltıları seviyorum" sanırım oradan geliyor. Etraftaki on binlerce nesne hakkında ne kadar düşünüyoruz? Sadece bize verdikleri hizmetleri biliyoruz. Mesela kafaya takılmış bir huni, deli sembolü olabiliyor. Çünkü sen onu varlığı dahilinde tanımaya çalışmayınca o senin için sadece su doldur boşalt makinası.

Tabi mertebesi atlayan kişiler(mertebe aslında burada maddi kesinlikle) bu sefer onlara hizmet veren insancıkları, unutulmuş, es geçilmiş nesneleri haline getirmeleri canımı sıkıyor. Çünkü hepimiz bir şekilde insancıklar konumuna giriyoruz. Okuyan, ben çok zenginim babamın var parası, basarım kırbacı alırım Fıstık' ı diyorsun ama kazın ayağı öyle değil maalesef.

Uzatmak istemiyorum, zira yazdıkça canım sıkılıyor.

Selim Işık' tan bir cümleyle bitireyim:
"Hayatım ciddiye alınmasını istedigim bir oyundu."

15 Aralık 2009 Salı

E harfine yaslanmış Çocuk' a Ek

Bu söze çeşit çeşit anlamlar yüklemiş olmama rağmen bir açılım da İsmet Özel' den geldi. Aslında ona da bir okuyucusundan. Çocuklar uyutulurlarken, ninni yerine hangi sesle bayıltıldıklarını hatırlarsanız...
-Eeeeee, eeeee, eeeeeeeeee, hadi çocuğum.
-fkfmbbdb.....

Çocuk gerçekten e harfine yaslanmış uyuyor olabilir. Gerçek anlamda da....

14 Aralık 2009 Pazartesi

Darwinist Eşek

Başıma bir şey gelmeyecekse ben Humeyni' yi pek sevmiyorum aklıma gelmişken yazayım dedim. Zebraları severim bak. Koştukça çizgileri kafamı bulandırıyor. Yalnız pijamalı eşek klişesi bitsin. Afrika koşulları bu işte. Afrika filinin dişleri uzun, Asya filinin kısa. Eşeği çizgili. Ne yapsın? Unutmadan başıma bir şey gelmeyecekse Darwin'e karşı da sempatim var

12 Aralık 2009 Cumartesi

Use toothpaste with thorium! Have sparkling, brilliant teeth radioactive brilliance!

Uzun zamandan beri ilk kez çay içiyorum. Pek şaşırmamanız gerek. Çünkü çay içmekten hiç hoşlanmıyorum. Genellikle sohbet ediliyorsa yanına rotasyonu bozmamak adına bir bardak alıp bir an evvel bitirip bu sıkıntıdan kurtulmak için içerim. Bu sefer de peksimetlerimi yumuşatmak için içiyorum. Anlayışla karşılayacağınızı düşünerek, bir demlik uğraşmaktansa, bir poşet çay koydum bardağıma. Fark ettim ki, eskiden poşete yapıştırılan iplik artık geçmeli hale getirilmiş. Oysa poşet çay çıktığında devrim niteliğindeydi. Poşet ile iplik arasındaki yapıştırıcı göz ardı edilecek kadar iyi bir üründü. Ancak ürün geliştirme heyecanı içinde, çok fazla değişiklik yapamayacağını anlayan mühendisler, orada kullanılan yapıştırıcının sıcaklık etkisiyle insan vücuduna zararlı olduğunu fark etmiş olmalarından kaynaklı sabah kullandığım sisteme geçmiş olsalar gerek.
Bizim bugüne kadar vücutta biriktirdiğimiz polimerik bazlı kalıntıları kimse açmıyor. Aklıma ilk geldiği için poşet çaydan bahsediyorum. Yoksa esmer şekeri unutmuş değilim ya da beyaz ekmeği. Geçmişte esmer şeker dışlanırdı, beyaz şekere hücum altına hücum halindeyken, şimdi esmer şeker daha az kimyasal etki altında kaldığından dolayı hücumun yönü değişti. Ancak bu konuda bir numarayı ben radyasyona bırakacağım. Radyoaktif radyasyon ilk ortaya çıktığında etkileri çok fazla bilinmediğinden, tekstilden tutun da diş macununa kadar neredeyse her yerde kullanılmış dişlerinizi beyazlatacağı, giysilerinize parlaklık katacağı ya da sağlığa iyi geleceği vaatleriyle. Ancak sonuçlarını söylememe gerek yok herhalde. Aslında Çernobil ne kadar büyük bir felaketse, bence bu bahsettiğim ondan daha büyük bir felaket.




Toryum katkılı Doramad diş macunu tüpü üzerinde de radyoaktif radyasyonu dişlerin mukavemetini arttıracağını, hücrelerin enerjiyle dolup taşacağını,bakterilerin ortadan kalkacağını yazıyor. Aslında söyledikleri yalan değil, gerçekten bunlar gerçekleşir ama kullanıcı ne kadar canlı kalabilir pek ondan bahsedilmemiş.
Bu esnada Amerikalılar da boş durmayarak Uranyum oksidi yemek takımlarında kırmızı renk için kullandıklarını biliyorum.
Herneyse en başta söylediğim gibi ortaya çıkan ürünler, aslında her zaman hayatımızın yönünü olumlu yönde değiştirmeyebiliyor. Çay koyarken aklıma gelenleri paylaşmak istedim. Radyasyonlu çaylar da içtik neticede. Daha da uzatmaya gerek yok.

NOT: Jehan Barbur' dan "Geç Kalmış Şermin' in Yeri"ni dinlemekte büyük fayda var. Hele bu yağmurlu günlerde.

8 Aralık 2009 Salı

The Ballad of Reading Gaol

1- “Ben soru sormam hesap sorarım.” Polat Alemdar (yüzde 17)
2- “Ölüm ölüm dediğin nedir gülüm? Ben senin için yaşamayı göze almışım.” Polat Alemdar (yüzde 13)
3- “Kurtlarla yaşayan ulumayı öğrenir.” Polat Alemdar (yüzde 15)
4- “İki kişinin bildiği sır değildir.” Aslan Akbey (yüzde 16)
5- “Sonunu düşünen kahraman olamaz.” Polat Alemdar (yüzde 15)
6- “Ne sevdiğim için yaşayabiliyorum, ne vatan için ölebiliyorum.” Polat Alemdar (yüzde 14)
7- “Devlet cinayet işlemez, idam eder.” Doğu Eşrefoğlu (yüzde 10)

gibi dev sözler kullanılmış Kurtlar Vadisi'nde bugüne kadar. Bunları nasıl mı seçmişler? STAR TV' de yapılan anket sonucu en çok oy alan 7 replik bu şekilde bir araya gelmiş.

Peki bu laf salataları olmadan bunları kitap halinde de anlatıyorlar gel be adam onu oku dediğin zaman kim okuyacak? Sen kimin okuyacağını hala soruyorsan zaten temelde çok büyük hata içine düşüyoruz.

Gelelim bugünlerdeki saplantım Ezel'e. İlk iki bölümünü izledim. Fakat izlerken aklıma ben bunu bir yerden hatırlıyorum fikri yer etti, büyüdü hatta ur oldu, ta ki Monte Kristo Kontu ismi aklıma gelene kadar. Aynısı demiyorum ama bu kadar da alıntı yapılmaz. Madem yapıyorsun bari şanına yaraşır şekilde yap. Ezel' e Kumarbaz'ı okutmuşsun gördük, bravo ama diğer tarafta Machiavelli'nin "Prens"i, Adam Smith' in "Milletlerin Zenginliği" gürlüyor. Hadi onu da geçtim adam, Balonla iniyor o devirde atla dolaşırken herkes. İlk gelişini helikopterle yapın adamın. Cavit Çağlar'ın helikopteri ne güne duruyor.

Geçen sezon, Damdaki Kemancı ile Elveda Rumeli' nin benzerliğine susma hakkımı kullandım ama bu sefer o kadar susamayacağım. Artık bunlar sır kalmasın. İki kişinin bildiği zaten sır olmaktan çıkar değil mi sevgili Kurtlar Vadisi' nde raftinge gidenler seçkinler?

NOT:Tuncel Kurtiz' in Wilde' dan Reading Hapishanesi Baladı, Türkçe daha bir güzel duyuldu. Tuncel Kurtiz etkisi ne de olsa.