15 Haziran 2010 Salı

Bulaşık Teli

Bulaşık yıkamak güzel şeydir. Bunları yazarken aylardan Haziran, sıcaklardan çok sıcak olduğunu da söylemek gerek. Ellerinin arasından sürekli su akması güzel bir şey, muhakkak insan doğası ile ilgili bir açıklaması vardır. Bulaşıkların yıkanması kadar, bulaşıklığa yerleştirilmesi de meziyettir. Bu meziyet, genellikle sert usta- çırak ilişkisi ile öğrenilmektedir. Tamamen dizilirken izleyerek olur. Sorulduğu zaman "Ne var ki bunları?" dizmekte diyerek terslenirsiniz ve hatta dalga geçtiğiniz fikri ile ufak bir recme maruz kalırsınız.
Senelerce almış olduğunuz temel fizik bilgisine ters olarak, yan duran bir tencereye sırtını dayamış, normal şartlarda 3(yazıyla üç) kez düşmesi gereken, vatan savunması gibi duruşunu koruyan bardağın duruşu, tabakların arasına sıkıştırılmış olan türlü mutfak malzemeleri beni farklı duygulara gark eder. Aynı şekilde dağlarca bulaşık yıkansa da, 3 bardak yıkansa da sabit büyüklükteki bulaşıklığa bir şekilde sığarlar. İlk yardım çantasına unutulan tentürdiyot gibi hiç kullanıldığına rastlanmayan, bulaşık telini olduğu yerde paslanması ve kullanmak bir kenara dokunulmaz hale gelmesi, bulaşık telinin Türk evlerinin bilinmeyen ritüellerinin simgelerinden olduğunu düşündürmektedir.
Es geçtiğim bir nokta da bulaşığın temizliği ise ıslak bardağa el sürdüğünüzde çıkan sesin desibelindeki logaritmik artış ile belirlenir. Bir süre sonra bu seviye sabitlenir. Telaşa kapılmayınız. Bu yöntem, banyoda saçlarınızın temiz oluş seviyesi ile de gözlemlenebilir.

Saygılarımla.

3 Haziran 2010 Perşembe

Mavi Kuşlar

Bluebird

there's a bluebird in my heart that
wants to get out
but i'm too clever, i only let him out
at night sometimes
when everybody's asleep.
i say, i know that you're there,
so don't be
sad.
then i put him back,
but he's singing a little
in there, i haven't quite let him
die
and we sleep together like
that
with our
secret pact
and it's nice enough to
make a man
weep, but i don't
weep, do
you?

Charles Bukowski


Mavi Kuş

Mavi kuş her daim sarhoş
Biraz da bize kızmış, onun için hiç yüz vermiyor
Oysa güzel şarkıları vardı yıldızlara denizlere
Ama söylemiyor ki bizlere
Susuyor.
Suç işlemiş eller gibi
Perondaki boş trenler gibi
Ucu görülmeyen tüneller gibi
Gel hiç üzülme
Salına salına uç
Ben gelemem ama sen git biraz dolaş.
Saksağanın şakası sandılar
Muhabbet kuşları ve papağanlar
Belki de arkadaşındırlar
Kargalar gibi karaladılar
Kırlangıçlar ve serçeler
Bize biraz yalan söylediler
Çok saftık
Zararsız küçük yalanlar gibi
Yağmurdan kaçanlar gibi
Bütün vapurları kaçıranlar gibi
Gel hiç üzülme
Salına salına uç
Ben gelemem ama sen git biraz dolaş
Mavi kuş sanki bir düş
Kaşla göz arasında
Geceyle gündüz ortasında
Sokaklar bile sokaklara kesişir
Gölgeler ki güneşe bağlı
Biz ikimizde öyleyiz
Ama bilmeliyiz
Ağıramamış aydınlıklar gibi
Kireç tutmuş çaydanlıklar gibi
Hiç sevişmemiş insancıklar gibi
Gel hiç üzülme
Salına salına uç
Ben gelemem ama sen git biraz dolaş
Mavi kuş her daim sarhoş
Biraz da bize kızmış

Bülent Ortaçgil

Bu iki mavi kuş keşke tanışma şansı bulabilseydi.