30 Haziran 2011 Perşembe

İade-i İtibar

Geek Kümesi'nin en kesişik elemanı olan Star Wars Saga'nın bir karakterine iade-i itibar talep ediyorum.

Serinin başından beri bir en az bir droid tümeni, bir tabur droidekas ve adını sayamadığım bir sürü robotik numarayı metalurji sektörüne hurda olarak kazandırmış olan Obi-Wan Kenobi bunu çoktan hak etti. Günümüzde de yaşasa da galaksimizdeki hurda fiyatları bu kadar hareketli olmasa.

Tabi bunların yanı sıra Darth Maul, General Grievous, Anakin Skywalker! gibi nice koçyiğitleri dize getirip, Klon Ordusu' nun Balyoz Darbe Planı gibi bir hareket içinde olduğunu ortaya çıkarmış, bunun yanı sıra esprileriyle canımıza can katmış ismi ile müsemma bir Jedi'dir. En sonunda da artık Jedi gücünden iyi sıhatte olsunlara karışıp, telepati yoluyla can damarımızdan yakın hale gelmiştir.

Anakin Skywalker' ın da bir manzumesinde belirttiği gibi;

"Obi-Wan Kenobi yedi düveli dize getirmiş, Usta Yoda kadar güce hakim, Mace Windu gibi bileği bükülmez bir kılıç üstadıdır. Yüzyıllar nadir olarak dahi yetiştirir. Şu talihsizliğimize bakın ki o büyük dahi çağımızda Jedi'lara nasip oldu. Obi-Wan Kenobi'nin dehasına karşı elden ne gelirdi." diyerek sözlerimi noktalıyorum.

Üşüyoruz Master

28 Haziran 2011 Salı

Kandilinizin mübarek olsun ben severim kutlamayı kandilleri ama kandil simitlerinin de mahlepli yapılmışını daha çok severim. Rayihası hamura dağıldıkça apayrı bir hava kazanır kandil.

Mahlebin faydaları saymakla bitmez keşke Lady Diana yaşasaydı da görseydi bu mahlepli günleri. Evlatlarının mürüvvetini de görmek nasip olmadı. Halbuki kendisi dünyanın en çok izlenilmiş olan(600.000 kişi katedral çevresinde, 750 milyon kişi TV'de)evlilik programını yapmıştı. Yani bizi 60 milyon izliyor lütfen dikkatli konuşalım değil, milyar mertebesinde insan.
Her neyse bu vesileyle Kate Middleton ile Prens William'ı Allah bir yastıkta kocatsın diyor ve ben de İngiliz Muhipleri Cemiyeti azası hali, tavrımı koruyorum.

Telle uslanmayan müstemleke bir ruhum var.Said Molla' dan korkuyorum. Mollalar nedense korkunç geliyor yazılışından belki de...yüzellilikler arasında yüzüme olmayan bir tavır takındım.
gidiyorum.
Lakin İngilizliğe hasr edilen rabıta-i samimiyetin sair düvel-i itilafiye mümessilleriyle matbuata aks ettirilmesi başka nokta-i nazarla mahzurludur. Bu vesileyle namatbu, zahiri terfika yapan bu neşriyatın muhibliğine devam etmesi mahzur bulunmamaktadır.

27 Haziran 2011 Pazartesi

Doğada Tek Başına

NTV sağolsun hayatta kalma teknikleri, taktikleri ve sanatı üzerine "Doğada Tek Başına" programıyla bizi aydınlatıyor. Serdar Kılıç' a saygılar, sevgiler. Doğayı ot, ot ağaç, ağaç tanıyor. Dalıyor, batıyor, çıkıyor. Fakat es geçilen gerçekten bir kahraman var. Kamera arkasındaki ekip arkadaşlarımıza teşekkürler hikayesinden değil vallahi gerçek. Aynı şey, ne kadar dağ, bayır, bataklık, savan gezen gezgin ve belgeselciler için geçerli.

Arkadaş o yanınızdaki kameramanın günahı nedir?
Girmek zorunda mı seninle çamura çirkefe?
Sen vay survivor, vay crocodile diye dolaşırken o yersiz şakalara maruz kalıyor.
O yüzden beyler emeğe saygı
Repler lütfen

21 Haziran 2011 Salı

Habeşsin sen büyük düşün



Sol üst:Demokratik Almanya Cumhuriyeti
Sol alt:Demokratik Congo Halk Cumhuriyeti
Sağ üst:Demokratik Etiyopya Halk Cumhuriyeti
Sağ alt:Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği
Orta :Demokratik Yemen Halk Cumhuriyeti

Ya sen koca Habeşistan' sın tarihini düşün ya! Yakışıyor mu sapan? O ne arkadaş? Biraz komşularına baksana Yemen' e bak haldır haldır kartal yapmış, hadi hepsini bırak Kongo' ya bak. İş, emek, tarım falan! Tamam SSCB değilsin anladık. O kadar büyük düşünemiyorsun. Dünya, enternasyonel falan... Alman' ı da zaten bırak. O mühendislikle bozmuş ama bi havan olsun sen Habeşsin, aslansın ya!

Yıkılırsın tabi!

20 Haziran 2011 Pazartesi

Lenin Heykelleri

Gece gece aklıma geldi de Doğu' da blok mlok kalmayınca onlarca Lenin heykelini ne yaptılar? Hepsini barbarca parçaladılar mı yoksa büyüyünce yine giyeriz diye kışlıkların olduğu dolaba mı kaldırdılar?

Lenin onlara kötülük yapmamıştı. Heykelini parçalama gereği yoktu. Bir gün soran olursa dünyadaki duran, devrilen Lenin heykellerinin listesini de vereyim.
Belki bu da bir belgesel konusu olur da nemalanırım. Öyle ya devir ekonomi devri!

Estonya:
Johvi: 1953-1991, heykeltraş E.Ross, A. ve S. Molder.
Kohtla-Jarve: 1950-1992.
Kallaste.
Narva: 1957-1993, heykeltraş O.Manni.
Parnu: 1950-1981.
Parnu: 1981-1990, heykeltraş M.Varik - Kotka' da bulunan heykelin replikası(1979).
Tallinn: 1950-1991, heykeltraş Nikolai Tomsky
Tartu: 1952-1990, heykeltraş A.Vomm, G.Pommer, F.Sannamaes, e.Taniloo.

Rusya:
Dubna (25 m, en yüksek ikinci; 15 m statue on a 10 m lik )
Volgograd (27 m, en yüksek)
Moskova:
1.Moskova Merkez
2.Kızıl Meydan' daki Lenin Mozolesi
3.Ekim Meydanı Boulevardring
4.Luzhniki Olimpiyat Stadı(eski adıyla Lenin Olimpiyat Stadı)
St.Petersburg:2009 yılında bilinmeyen kişilerce tahrip edilmiştir.
5.Saratow
6.Selenogorsk (Sankt Petersburg)
7.Sotschi
8.Suojarwi
9.Chelyabinsk
10.Tver
11.Ulan-Ude
12.Ulyanovsk
13.Veliky Novgorod
14.Vladivostok
15.Volkhov
16.Volgograd
17.Voronezh
18.Vyborg
19.Dubna
20.Irkutsk
21.Yaroslavl
22.Kaliningrad
23.Monino
24.Murmansk
25.Novosibirsk
26.Petropavlovsk-Kamchatsky
27.Petrozavodsk
28.Perm
29.Polessk
30.Pskov
31.Rostov on Don
32.Safonovo
33.Samara
34.Abakan
35.Aralsk
36.Arkhangelsk
37.Barnaul
38.Belgorod
39.Belogorsk
Rusya' daki anıtlar için mimar ve heykeltraş isimlerine ulaşamadım.

Ukrayna:
1.Kiev: Kiev' de toplamda 15 adet bulunmaktadır. Besaraby Pazarı' nın önünde bulunan tahrip edilmiştir. Bu anıt tekrar tamir edilerek 2009' da dikilmiştir.
2.Kharkiv:1964
Kremenchuk :(Poltava Oblast) 2008 yılında kaldırıldı..
3.Vinnytsia:1972-1991 heykeltraşlar А.Kovalev, V.I.Agibalov, Ya.I.Ryk.
4.Ivano-Frankivsk: 1975-1990, heykeltraşlar H.N.Kalchenko, А.Е.Belostotsky, О.A.Suprun.
5.Lutsk: 1967-1991, heykeltraşlar O.P.Oliynyk, mimar — O.Lanko.
6.Lviv: 1952-1990. heykeltraşlar Sergey Merkurov, mimar — I.O.Frantsuz.
7.Rivne:1967-1991. heykeltraşlar М.K.Vronsky, mimar — I.Meknychuk.
8.Ternopil: 1967-1990. heykeltraşlar М.Ye. Roberman, mimar — G.Karasiev.
9.Uzhhorod: 1974-1991. heykeltraşlar М.K.Vronsky, O.P.Oliynyk, mimarlar — Yu.O.Maksymov, V.O.Sikorsky.
10.Cherkasy: 1969-2008. heykeltraşlar K.O.Kuznetsov, mimar— V.G.Gniezdilov.
11.Chernivtsi: 1951-1992. heykeltraşlar М.K.Vronsky, O.P.Oliynyk, mimar — М.Ashkinazi.

Litvanya:
Druskininkai: 1981, heykeltraş N.Petrulis.
Jonava: 1984, heykeltraş K.Bogdanas.
Kaunas: 1970, heykeltraş N.Petrulis.
Klaipeda: 1976-1991, heykeltraş G.Jokubonis.
Palanga: 1977, heykeltraş Yevgeny Vuchetich
Panevezys: 1983, heykeltraş G. Jokubonis.
Siauliai: 1970, heykeltraşlar A. Toleikis ve D. Lukosevicius.
Vilnius: 1952-1991, heykeltraş Nikolai Tomsky
Vilnius: 1979, "Lenin ve Kapsukas Poronino' da", heykeltraş K. Bogdanas.

Letonya:
Cesis:1959-1991 heykeltraş Karlis Jansons

Tacikistan:Duşanbe

Belarus:
Minsk
Brest

Moldova:
Chisinau: tarih bilinmiyor - Moldexpo bölgesi
Tiraspol: tarih bilinmiyor - Hükümet Binası önü
Rybnitsa : tarih bilinmiyor - Şehir Meydanı

Diğer Sosyalist Ülkelerdeki Anıtlar:
Doğu Almanya:
Berlin 1970-1992 heykeltraş Nikolai Tomski.

Etiyopya:
Adis Ababa: Meskel Meydanı(önceki adıyla Lenin Meydanı olan meydana 1984 yılında Etiyopya Devrimi' nin 10. yılında dikilen anıt Marksist hükümetin devrilmesiyle 1991' de kaldırılmıştır.)

Macaristan:
Érd (Heykel Park)

Polonya:
Kraków(Nowa Huta bölgesi)?-1989
Poronin:?-1990

Romanya:
Bükreş:(Casa Presei Libere önü)Nisan 1960-Mart 1990)

Vietnam:
Hanoi

NOT:Yugoslavya' da neden yok diye soruyordum kendi kendime de e arkadaş Tito ayak dirediğinden Sovyet'e yok tabi heykelleri.
NOT'A NOT: 1958 yılında Güney Kutbu'na da Sovyet bir bilim adamı dikivermiş Lenin heykelciği.

Google images

Hakikaten bu iyi oldu. Google' da artık elinizdeki resmi atıyorsunuz arama çubuğuna. Onun ne olduğunu algılayıp sana arama sonuçlarını veriyor. Bu da olduğuna göre saatlerce vaktinizi tüketebilirsiniz.

http://www.google.com/imghp

bu da adres.

Hadi iş başına. İki de bir pipi resmi falan atmayın. Ayıptır. Zaten herşeyi saklıyor google. Yapmayın böyle şeyler. Zaten Türkiye ortalaması düşük.
1. AB Komisyonu Üyesi Stefan Füle, Avrupa Parlamentosu’nda Kurtlar Vadisi: Filistin adlı film konusunda verilen bir soru önergesini yanıtladı. Önergede, "Böyle bir film AB Üye Devletleri sinemalarında gösterilebilir mi, film katılım müzakerelerinde tartışılacak mı" gibi sorular yöneltildi.

2.Newsweek dergisinde yayımlanan bir yazıda, "Türkiye'nin gücünü göstermesiyle birlikte, yakında yeniden canlanmış bir Osmanlı İmparatorluğu ile karşı karşıya kalınabileceği" yorumu yapıldı.

3. Uğradığı silahlı saldırıda yaralanan sanatçı İbrahim Tatlıses aylar sonra ilk kez görüntülendi. Tatlıses bugün öğle saatlerinde yakınlarının kurban kesme organizasyonu yaptığı sırada tedavisinin sürdüğü hastanenin terasına çıktı ve el salladı.

4. Halis Toprak ile eşi Nazlıcan Tağızade'nin boşanma duruşmasında tanıklık yapan annesi Şehirnaz Tağızade, 'Halis Ağa kızımdan sürekli fantazi istiyordu. Kızımın söylediğine göre birlikte olmuşlar ama kızlığı bozulmamış' dedi

5. Avustralya’da yapılan bir araştırmaya göre günde iki kez çemen ekstresi alan erkeklerin libidosu yükseliyor. Çemenin bu etkisinin sırrı henüz bilinmiyor.


20 Haziran 2011, Pazartesi Güncellenme: 16:11 Milliyet Gazetesi

Çok şey yazasım var ama benim bu hıza yetişmem imkansız.
Siz zaten kendi kafanızda bir kurgu oluşturmuşsunuzdur. Onu zedelemek istemiyorum.

Western Filmler Üzerine Manifesto

Annemle röportaj olarak düşündüğüm yapı yıkılıp manifesto halini alınca ben de akışına bıraktım. Böylece ilk manifestomu da yayınlamış olacağım:

Kısa ve Öz

Western filmleri, bir çapulcu fiyaskosudur!

Öncelikle bir "Saloon" ve onun kıytırık bir kapısı olması gerek. Çünkü kapı sürekli tekmeyle açılıyor. İçeride ise 3, 5 masa ve her masanın başında yüzünü karartmış adamlar şart. Birbirlerine laf atıyorlar. Barın üzerinde fır fır etekli bir fahişe muhakkak olması gerek. Tahminimiz o yönde ki Saloon' un üst katı genelev. Üst kattaki odaların ortasında yıkanma teknesi hatta sefilliğin arttığı filmlerde tahta fıçı şart namenin önceliklerinden.

Filmin konusu ise Saloon' un kapısından çıkarken kadın ana karakterimize bakıyor. Kavga, gürültü, toz topaç....Hani ayakkabı tamircilerinin giydiği deri önlük var ya. Hah! onun aynısını ana karakterimiz ve baş kötü karakter giyiyor. Ayırt etmekte güçlük çekmeyin istiyorum. Bunlara ek olarak atın tepesinde, kollar püsküllü bir de kirli bir şapka şart. Ortalığı toza dumana boğarak bir yerlere gitmen gerek. Çöl de olabilir. Diğer kasabaya da olabilir.

Yani özetle;

1.Şerif
2.Çapulcu reisi(tercihen deri önlüklü)
3.1 fahişe
4.3-4 tane de çirkin suratlı çapulcu(adamı kovalamak maksadıyla)


Kızılderili versiyonlarında ise bu gruba ek olarak;

1.Kızılderili reisi
2. Örgü saçlı bir kızılderili kızı
3. Ortada sürekli kaynayan ocak veya tütsü
4. Arada bir de atasözü, deyiş falan


bu filmler için yeterli iken güzel kardeşim TRT ilk açıldığı günden beri niye her Pazar Western filmi yayınlıyor. Hadi onlar yayınladı bir gelenek, değerli izleyici sen hala Tommiks, Teksas ve izlediğin 100' ü aşkın filme rağmen hala nasıl izleyebiliyorsun?

komikli video izlemek için tıklayın

NTVMSNBC' nin haberine göre nette video izlemede Avrupa ikincisiyiz. Birinci Almanya.
Demek oluyor ki bizden daha çok komikli video, hayvan ve bebek şapşallığı izliyorlar. Bütün gün oturup 3D CNC uygulaması izleyecek halleri yok ya!
Almanya' daki Türk kardeşlerim her zaman Eurovision' da bize destek olduğu gibi video konusunda da vitesi arttırıyor olabilir mi?








Haber:
Nette video izlemede Avrupa ikincisiyiz
ntvmsnbc
Güncelleme: 11:48 TSİ 20 Haziran. 2011 Pazartesi

18 Haziran 2011 Cumartesi

Ne kadar ciddiye alırsınız bilmiyorum ama Afrika' dan Gençlerbirliği' ne transfer olmuş genç Afrikalı futbolcu gibi yalnızım. İşime mi bakayım, insana mı uyum sağlayayım derdindeyim.

13 Haziran 2011 Pazartesi

Follow The ....-er (Noktalı Yerleri Doldurunuz)

Değerli okuyucu,

Sen üstüne alınma diye belirtiyorum.

Ya okumayıcılar nasıl iş arkadaş!
Az evvel blog gezmesine çıktım. Next, next, next diye diye. Click miktarım ile üye sayım tutmuyor. Elalemin bloglarına üye olmuşsunuz, ama gezmemişsiniz. Benim blogda fır dönülüyor ama izleyici yok. Lütfen bakıcı mısın, alıcı mısın?

Söz; mesaj kaygısı taşıyacağım.
Sevgilinize laf arasında söyleyebileceğiniz cümleler de yazacağım.

Toplasan 2 halı saha takımı etmeyecek kadar izleyici?

İzleyici sen üstüne alınma. İzlemeye devam.

Gazanfer'le Hadım Takıma Programı

Bugün didaktik ve bizim kolumuza belki bir altın bilezik takabilecek bir yazı yazmak istiyorum. Çünkü bu blog, bir boşvermişçilik, 19. yy. İngiliz burjuvası ama hicivden de ödün vermemciliğin kalesi gibi görünmesini istemem. Zira ben de oturduğum yerden mesajlar en olmadı powerpoint sunuları hazırlamak isterdim. Fakat gerçekten bu konuda uzmanlar, akademisyenler canhıraş çabalar veriyorlar. Gerek madencilik, mühendislik gerekse tarih, siyaset konsunda canlarını dişlerine takıp, o arka plan senin bu müzik benim hani nerede sümüklü çocuk fotoğrafı diyerek aldılar gidiyorlar.

Beni yine yolumdan saptıran okuyucuma, bugün bir şey öğreteceğim. Beraberce yaparsak benim bilgimin de pekişeceğine eminim. Çünkü bilgi, sevgi, paylaştıkça büyür. Acı küçülür.

Bugün bir podcast nasıl yapılır onu inceleyeceğiz:
cnet yazarı Rick Broida' dan esinlenerek burada nasıl olur bu iş bir bakalım.
Malzemeler:
1. 4 saatlik süre(isteğe göre)
2. 50 dolar(bugünkü kur ile 78.9 TL) para

bu 50 doları aslında amerikan kafasıyla tutar. Biz gitsek 20şer liradan 2 headset alsak biraz da kuruyemiş, fanta tamam. İlk bölüm çıkar.
Bir de kayıt edecek software meselesi önemli ama freeware olarak Audacity bizi ziyadesiyle idare edecektir. Bir dönem Sesli Kitap Gönüllüleri de bu program vasıtasıyla kayıt yapabildiklerine göre bizim podcast işini idare eder.

Altyapı hazırlandıktan sonra, yapacağın podcastin planına geldi sıra. Rick demiş ki politik görüşten tutunuz da ev hayvanlarına kadar muhtelif konularda konuşabilirsiniz. Ancak ben politik görüşlerimi paylaşırken bir yandan da ev hayvanlarının parti amblemi neden olamadığını da konuşabilirim. Hak vermek gereklidir ki, bir plan olmazsa uzun süren "mmmmmmm...." veya "aaaaaaaaaa..." ya da "şey...." tarzı doğa sesleri ile podcastin süresini yiyebiliriz.

Kayıt aşamasında ise paylaşmam gereken husus; 44.1 KHz ve 16-bit sampling üstü ses kalitesinden çalışmanızdır. Zira bunu ben söylesem inanmayın. Cnet yetkilisi diyor. Sakarya mahalle radyosu kıvamında olmasın. Hani oyunlarda minimum gereksinimlerde açınca adamların her biri satranç oyuncusu gibi düşüne düşüne hareket ediyor ya öyle kanser etmeyin dinleyeni de.

Bu iş de tamamlandıysa rötuşlar ve sunma aşamasına geliyoruz. Benim tavsiyem arkaya "Yedi Karanfil" albümünden bir parça koyun. Bir de giriş için intro hazır edin.

Podcasti cd olarak cami kapısında dağıtmak manasız olacağına göre bir server oluşturmanız veya Ourmedia.org gibi ücretsiz bir siteye yüklemeniz konusunda size salık verdim. Bu konuda zayıfım.

Son olarak da ben nasıl bloga girenin çıkanın kaydını tutuyorsam, siz de tutun. geri dönüş alın. Dinleyici mektuplarına yer verin. Bir şeyler yapın herşeyi ben mi söyleyeceğim.

Bir de benim gibi sürekli teapot olarak hatırlamayın. Podcast demeden önce aklıma hep teapot geliyor.

Ciao!

12 Haziran 2011 Pazar

2011 Haziran Seçimleri

Bu blogda bir kaç satır yazayım da sonra gündemden uzak, hayatı takip etmiyorsun, demeyesiniz. Reyimi verdim, geldim. Yalnız sonuçların açıklanmaya başlamasıyla, seçim yasakları benim için şimdi başladı. Bundan sonra iktidar partisi, vaatleri, icraatları üzerine konuşmak istemiyorum ta ki diğer seçime kadar.


Ciao!

10 Haziran 2011 Cuma

Hızlı ve Öfkeli değil sakin sakin.

Sadece 4 dakika 30 saniye süre veriyorum. Bunları neden sayıyla yazdığımı soracaksanız. Çünkü her iki sayıyı da matematiksel bir ifadenin içine alıyorum. Söylendikleri an itibariyle benim bu yazının bitişini muştulayan sayılar olacaklar. Bu yazıyı o sürede bitireceğim. Ne bir rekor amacı taşıyorum ne de bir yere yetişmeye çalışıyorum. Zaten 4 dakika 30 saniye için bir yere yetişmeye deymeyeceği gibi annem bile benden daha hızlı yazabilir. Annemi yermek amacıyla değil, sadece onun geçmişinde daktilo öğretmenliği yapmış olması fikrini ortaya koyarak sürenin konulma amacından sıyırdım.

Daktilo nereden çıktı bilmiyorum ama çok kral bi makine. Yani eskiden bana pek öyle gelmezdi. Oyuncak olarak kullandığımdan hantal ve sadece kollarını sürekli kaldırıp kağıda elle bastırmak gibi manasız işler yapardım.

Yönetmenim beni uyarıyor. Bana ayrılan sürenin de sonuna geldim.

Ciao!

8 Haziran 2011 Çarşamba

Bir Kritik İnceleme

Yazdığım blogun bazen aktivitesini gelen nesine geliyor, gelen de ne kadar duruyor diye merak ediyorum yalan yok.
Hiç önemsemiyorum, kendim için yazıyorum! Yalan!!!!!

Bal gibi takip ediyorum.

Fakat benim aranıp bulunduğum keywordler tam da bana malzeme olacak şekilde.Aradan seçtiklerimi sıralamak istiyorum:
1. 8 Jun karımın taytı donsuz giyiyor
2. 7 Jun ismail türütün show arşivleri
3. 5 Jun turist ömer uzay yolunda echoes
4. 30 May ı promise to pay the bearer
5. 26 May doramad diş macunu
6. 8 May ismet inönü maça ası nedir?
7. 30 Mar arabada rodyum kullanımı


ve bunların haricinde kaçınılmaz, engellenemez defalarca Dayı Tekel'in aranmış olmasını yazmak istiyorum. Dayı Tekel bu blogun gizli celebrity si oldu.

Karım taytı donsuz giyiyor ne ya?

Edebali I


Samuel Morse pek çoğumuzun böyle okuyunca tanımadığı gibi, mors alfabesini geliştirmiş olan ve telgrafı hayatımıza katmış büyük bilim insanı. Şöyle böyle oldu. Küçükken bilime çok meraklıydı, bir sayı çarpardı aklınız dururdu gibi maarif takvimi arkası açıklamalardan sıyrılacağım.

Morse bu elektrikli telgrafı, gerçek bir yenilikçi olan II. Mahmud'a getirmeyi uygun görüyor. Böyle bir yatırımı ancak sultanın kabul edeceğini düşünüyor. II. Mahmud takdir edeceğiniz gibi, hemen kabul ediyor ancak eldeki prototipin Sultan'a yaraşır bir hale getirilmesi için ekip Viyana' ya gidiyor. Viyana' ya Tuna Nehri' nden giden geminin batmasıyla II. Mahmut' un "Vermeyince Mabud neylesin Mahmut" sözünü tekrarladığına eminim. Bu arada merak etmeyin Morse hayatta. Rahat olabilirsiniz. Hala Yılmaz Özdil için çalışıyor o esnada. Ekibini yolluyor Sultan'a.


Neden Yılmaz Özdil diye soracak olursanız günümüzde Morse' un ruhunu dünyada en çok şad eden kişi Yılmaz Özdil. Vizyonel farklılıkları olsa da Yılmaz Özdil her yazısında kullandığı
"Türkiye
....
Yurdum
...
Paganini
-...
"
şeklindeki Mors kodlarını aşıp, yazıya ulaşamıyorum. Hatta sadece noktalara odaklanıp, onlardan manâlı bir şey çıkarmak istiyorum. Genelde H, I, S harflerini yazdığı için kendi yağımda pembeleşinceye kadar kavruluyorum.

Sözün Yılmaz Özdil' e bağlayıp hayranlarınca tartaklanmak yerine tu kaka edilen Osmanlı'nın teknoloji yatırımları ve innovasyon için para harcamaktan çekinmeyişi ile bitireyim. Yani gemi batmasaydı dünya üzerindeki ilk metrolardan biri ile değil de ilk telgraf hattını kuran devlet olarak övünebilecektik. Hatta farklı bir çıkarım ile günümüzde yaşayan imparatorluk ABD değil, Osmanlı olsaydı ışık hızında Hac' a gitmek değil, Uzay Merdiveni ya da Mars' ın Fethi gibi, konularla uğraşan bir topluluk olacaktık.Kızıl Elma Mars olacaktı.Uzay aracının ismi Edebali I ya da Leonardo III, Sefer-ül Morse gibi bilim insanlarının adını da içereceğine inanır gibi oldum.

Hadi Ciao
...
-...

6 Haziran 2011 Pazartesi

Code de Wikipedia

Üniversite öğrenciliğinden az çok nasip almış ve proje hazırlamış biri olarak Wikipedia' dan yararlanmışızdır. Kimimiz utandığından, kimimiz ise refere etmeye değer bulmadığından referans göstermemiştir kendisini.

O yüzden burada "Wikipedia nedir?", "ne ile iyi gider?", "Kime yarar?" "bir emperyalist bozgunu mu?" gibi soruları geçerek bildiğim kısımdan hem zamandan hem de mekandan tasarruf etme niyeti taşıyorum.

Fakat bence en fantastik özelliği, arama yaparken memleket memleket bilgi alış-verişine yatkınlık ölçümleri yapabilme şansınız olması.

Arattığınız herhangi bir maddeden farklı dil seçenekleri bakınca bunu anlamakta hiç güçlük çekmiyorsunuz.
Hemen zaman geçirmeden atıyorum: Napoleon. Ses bayrağımız olan Türkçe ile arama başlıyor. O da güzel. Bilgi yaklaşık 2 sayfa. Hemen bir Cezzar Ahmet Paşa hikayesi, İstiklal Marşı kapanış.

Durmak yok yola devam. İngilizce versiyonuna bakınca Napoleon hakkında aldığınız bilgi, bilgi değeri taşımaya başlıyor. Fransızca versiyonuna bakmıyorum bile. Almanca versiyonu da onlarla yarışır halde.

Bizim versiyon, Esperanto ile benzer durumda. Arkadaş demek ki ben temel bir çıkarım yapmak istiyorum. Türkiye' de Wikipedia' ya bilgi girişi yapan adam sayısı ile yaşayıp yaşamadığından emin ol-a-madığım Cizvit papazları ve canhıraş yaymaya çalıştıkları Esperanto dilinde giriş yapan sayısı neredeyse aynı. Burada farklı yollardan Esperanto öğrenmiş halkları tenzih ederim. Onların bu durumdan zerre alınmalarını istemem. Gerçek bir dünya dili olan Esperanto hak ettiği değeri yakında çevre galaksilerle ilişki kurduğumuzda göreceğine inanıyorum.

Fakat Wikipedia Türkiye'nin tamamen POSTA gazetesi seviyesinde olması yazdığınız ödevlerin, projelerin vs. de değerini de aşağı yukarı bu noktaya taşıyor.

Hadi Arrivederci!

EK:Napoleon demişken, Akka Kalesi Savunması, Cezzar Ahmet Paşa' nın canhıraş, keffara karşı verdiği mücadele olarak anlatılıyor iyi hoş da yabancı kaynaklar da modern donanımlı İngiliz topları ve subayları, Philippeux diyor başka bir şey demiyor. Bu işte bir iş var. Yetiş İlber Ortaylı!