9 Ağustos 2011 Salı

27 Yaş, Bırakıp Gidebilme Erdemi, Buna Benzer Başlığa Sığmayacak Edepsizlikler

Teoman'ın müziği bırakmasının ilk günlerindeyiz. Kimbilir gazeteler nasıl harıl harıl bir röportaj kopartmaya çalışıyordur kendisinden. Bendenizin olayla ilgili hiç bir fikrim olmamasıyla birlikte, bir veda mektubu bırakıp bırakmadığını, "end-up process" sebeplerini merak etmiyorum. Çala kalem, hedef tahtasına koyup verip veriştiricem bu seferlik.

Çok erdemli bir davranış bırakıp gidebilmek. En azından bizim evden baktığımızda. Çünkü alıştığın, alıştırdığın şeyleri yok sayıp, kartviziti falan atıp kafandaki "yeni sen"e belki de Yenisey'e gitmeyi tasar etmişsindir.

Bir işin varken, istifa edip işe gitmediğin, giden insanları izlediğin ilk günün burukluğunu biri gelip anlatmalı bizlere. Biri gelip pencerede yanımda durup, hatta oturduğu yerden anlatması gerekiyor, gitmemeyi tercih etmeyi, nasıl göründüğünü gidenlerin.

Dünyamızın sadece gündüz yaşayan ve çalışan ofis insanları için yaratıldığı fikrinin sahibi gelsin bi oturalım. Kahve de yaparım. Köpük meselesini tam oturtamadım. Kendime yaptığımda oluyor ancak sayı iki ve üzeri olunca yüzey gerilimine bağlı olarak köpükler fincan kenarlarında birikiyor.

27 yaşa şunun şurasında 27 kala, yol açtığı şehir insanı ve doğaya kafa tutan insanın "varoluşsal bunalımları" bir paragraf da yazarak google aramalarında 3 5 tıklama alır mıyım? Onun yerine bugün yaptığım limonatadan bahsedeyim. Daha doğrusu memur işi Lynchburg limonata...Herhangi bir marka limonatanın içine biraz daha limon sıkıp, biraz buz biraz viski katıp sallayınca süper oldu. Serin serin içiyorum.

27 yaş kritikliği 30' a yolun az kaldığı tabelasını görüyorsun. Fakat tatil için gittiğin şehre değil de, uzaktan bir yakınının cenazesi için gittiğin bir şehrin tabelası bu. Yaklaştıkça uzak yakınla anılarını karıştırır, bağını kuvvetlendirmeye çalışırsın. Sonra anıları kabartırsın ki o kadar da uzak olmadığına ikna edersin kendini. Geride ne bıraktığını da düşünür ve iyice yakını da bırakıp, gittiğinde görememeyi, o sürede kendi yaptıklarını yatırırsın tahtaya ama dönüşte nerenin tostu daha iyiydi diye devam edersin.

Bırakıp gidenlere bir örnek verip yazıya böyle girmeden, geliştirmeden, raşitik bir şekilde bırakıyorum:

1993’te artık şarkı söylemeyeceğini açıklayan Kayahan, ‘Son Şarkılarım’ adlı bir albümle sevenlerine veda etmişti. O günden bu yana sekiz albümü yayımladı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder