2 Haziran 2014 Pazartesi

Beşiktaş Sen Benim Herşeyimdin

"...Kendimi küçüklüğümden beri hep birilerine benzetirdim.. Ninja Kaplumbağacılık oynama, gol atınca "Feyyaz vurdu gol oldu" diye sevinçler edinmiştim. Fenerli olsa da Gerson’ la Rıdvan gibi topuklara dokunarak artistlik yaptığımız günleri söylemem gerekir.
Süleyman Demirel taklitleri, dizi karakterlerinin repliklerinden sonra kendimi Beşiktaş’ a benzetmeyi uygun gördüm. Siyahı beyazı ve mütevazı duruşu bıyık altından kendime benzetirdim. Bıyığın esamesi okunmasa bile..
Adı duyulmamış oyuncular alıp, onların hayatımızı değiştireceğini sanarak, onlardan kurtulmakla uğraşırdık.
Aynı benim gibi
Kaynağını çözemediğim "asaletin" üstümde aynı Beşiktaş’ ta durduğu gibi durduğunu sanırdım.
Yenilmeden şampiyon olduğumuz seneyi bir savaş yarası gibi ömrümün sonuna kadar gösterecektim, savaşı kaybetmiş olsak dahi.  Muharebe kaybedilmiş olsa bile, bazı cephelerdeki zaferlerimizi ve kahramanlıklarımızı gölgeleyemez.
Aynı benim gibi.
Ne zaman pahalı transferler yapıp lige başlasak, hüsran yaşamak bir alışkanlık olmuştu.
Aynı benim gibi.
Kendimizden çok emindik ve çok güçlüydük fakat çok güçlü olmak bizim karakterimiz değildi. Biz filmin ortasında senaristin küçük bir oyunla aklımızı karıştıran adamıydık.
Bazı istatistikler ve araştırmalar, Beşiktaş’ ı tutanların futbolla ilişkisi zayıf olan kişiler olduğunu gösteriyordu. İstatistik, uydurukçuluğun içten pazarlık sadrazamı değil de nedir? Uydurukçuluk bir sanattır. Buna hiç şüphe yok. Bir yalanı inandırmak için türlü enstrüman kullanıyorsanız, onun en göz alıcı gözükmesi için insan üstü bir çaba gösterip, kusursuz hale getiriyorsanız, o artık sizin şaheserinizdir.  Yapılan istatistik beni gerçekten kapsıyor. "Aferin onlara!" Benim hayatımda gittiğim tek maç Sarıyer-Galatasaray maçıdır. Maça tabii ki Eşref’ le gitmiştim. Kemal Amca da nereden estiği belli olmayan bir rüzgarla Eşref’ i, dolayısıyla beni Yusuf Ziya Öniş Stadı’na bir maça götürmüştü. Sarıyer tribününde mavi-beyaz atkılarla izlenen, sonucu belli, Metin Mert' li maçtan sonra futbol kariyerim de sona erdi. Maçtan ne hatırladığım gerçekten de okuduğunuz kadar. Çünkü ne sıkıldım ne de çok sevindim, sahada Madida, Ali, Metin, Bako, Nartallo yokken neyi merak edebilirdim ki?
İstatistiklere göre SSCB’ nin nükleer silahlar için harcamış olduğu kaynak ve emek, büyükbaş hayvancılığa harcanmış olsaydı her evde 2 büyükbaş olurdu. Süt, et, giyim ve ısınma masrafları azalır, dünyamızdaki açlık bir nebze giderilebilirdi. Paranın geri kalanıyla büyükbaşların evrimi, belki de evrim tamamıyla anlaşılmaya çalışılabilirdi. Evrim teorisi belki çöker, belki de kanunlaşırdı. En azından dünyamızda bir kavga son bulurdu. Kavgam yeterince yaygınlaşıp, okunup anlaşılsaydı, Hitler’ in hain emelleri İngilizler ve Fransızların gözüne sokulup, savaş belki başlamadan bitebilirdi.

Okuduğunuz gibi ben iyi bir uydurukçu değilim. Çünkü sizde ufacık bir acaba hissi uyandıracak kadar dayanak, istatistiksel veriyi, uzman görüşünü sunamıyorum.

Yazdıklarımdan geçmişe bir öykünme, nostalji rüzgarı da veremeyen ben, hüsrandan başka ne hissettirebilirim ki sizlere?
Mailime “Kahramanım” başlığıyla gelen reklam hilesine aldanıp açan, Beşiktaş gibi bir adamım. Şerefli ikincilikleri, gol makinesi sanılan çamaşır makinelerinden umudu olan bir adamım.

Beşiktaş sen benim herşeyimdin."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder