18 Aralık 2009 Cuma

Oğuz Atay

"Canım insanlar sonunda bana bunu da yaptınız."

Oğuz Atay Bey Amca' nın günlüğü bu cümleyle başlamış. Üzerinde uzun uzun herkes bir şey söylemiştir bu güne kadar ben de onlara katılma taraftarı değilim. Hatta hayatımdaki çoğu şeyin ateşli bir taraftarı değilim. Herkes gibi severek yaptığım şeyler var. Mesela zeytinyağlı baklanın üzerine yoğurt koyarak, akşam esintisinde yemenin hazzı var ama herkesin bunu anlamasını da bekleyemem ya da bakla sevmesini. Akşam esintisini de tabii.

Bu beklentilerime karşılık, insanların çoğu hususta birbirlerini anlamaya gayret etmediklerini düşünüyorum. Hala düşünüyorum çünkü deneysel çalışmalarım sürüyor kendim ve çevrem üzerinde. Her nedense, çoğu fikrimi anlatmak istemiyorum, burada bile.
-Neeee.!Demek.... diye devam eden cümlelerden

ya da

-Enteresan...Nereden aklına geldi?

ya da

-Saçmalama....

Ben en doğal hakkımı kullandım şimdi sen bunu baltalayabilir misin? İlyas Baltacı' nın da dediği gibi "Bana bunun yasal dayanağını söyleyebilir misin?" Ön yargılarım herkes kadar var. Kimse yadırgamasın bunu. Ön yargılarının bir kısmını ortadan kaldırmaya çalıştığım doğru ama.
"Ben de denizaltıları seviyorum" sanırım oradan geliyor. Etraftaki on binlerce nesne hakkında ne kadar düşünüyoruz? Sadece bize verdikleri hizmetleri biliyoruz. Mesela kafaya takılmış bir huni, deli sembolü olabiliyor. Çünkü sen onu varlığı dahilinde tanımaya çalışmayınca o senin için sadece su doldur boşalt makinası.

Tabi mertebesi atlayan kişiler(mertebe aslında burada maddi kesinlikle) bu sefer onlara hizmet veren insancıkları, unutulmuş, es geçilmiş nesneleri haline getirmeleri canımı sıkıyor. Çünkü hepimiz bir şekilde insancıklar konumuna giriyoruz. Okuyan, ben çok zenginim babamın var parası, basarım kırbacı alırım Fıstık' ı diyorsun ama kazın ayağı öyle değil maalesef.

Uzatmak istemiyorum, zira yazdıkça canım sıkılıyor.

Selim Işık' tan bir cümleyle bitireyim:
"Hayatım ciddiye alınmasını istedigim bir oyundu."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder