2 Ekim 2010 Cumartesi

Yeşil Küresel Baskılı Tişört

Bill Clinton diyor ki
"Allah seni inandırsın Manhattan' da emlak geliri seviyesi yüksek bölgesinde yaşıyorum. Bu böyle devam ederse yandım ki ne yandım. Evim ve Kuzey Amerika' nın büyük çoğunluğu sular altında kalacak."

Bu küresel ısınmadan artık kendimi sorumlu tutacağım. Sanki karbon ayak izim bir devinki kadarmış gibi davranılıyor. Hayır ben poşet, deodorant kullandığım ve muhtelif tüketim araçlarından faydalandığım için dünya bu hale geldi sanırım.
Bill Clinton sivillerin dünyadaki küresel ısınmaya bireysel olarak etkisinin 10%' u çok fazla aşamayacağını bildiği halde bizden ne bekliyor.

1. Televizyon ve bilgisayarlarımızı kullanmazken kapatalım
2. Suları boşa harcamayalım.
3. Çamaşırları toptan yıkayalım.
4. Bulaşıkları bulaşık makinesinde yıkayalım.
5. Petrol ve türevlerinde üretilmiş ürünlerden kaçınalım.
vb....

Hayır buna inanabilmek mümkün mü? Sanayi Devrimi' nden önce bunlar üzerine çok düşünüldüğünü sanmıyorum. Bu mantıkla ilerlersek Fatik Sultan Mehmet davranışları ve söylemiyle Greenpeace eylemcisi olması gerek. "Ormanlarımdan bir ağaç kesenin kellesini keserim." demiş adam. Ben kendisine ya da gıyabında birine herhangi bir ödül verildiğini işitmedim bu hususta.

Dolayısıyla Sanayi Devrimi ve onun getirdikleri sebep olmuş olmasın sakın kürece ısınmamıza. Mesela bizim apartmanın dünyaya bir KOBİ' nin üretimi esnasında verdiği kadar zarar verme imkanı var mı? E zaten bir kıta hiç zarar veremiyor istese de.
Ya arkadaş bu nasıl olacak, ben hem evime bulaşık makinesi alacağım ve sonra o bulaşık makinesi fabrikasının benim için özenerek ürettiği makinenin yarattığı kirliliği, daha az su harcayarak kapatacağım? Üstelik ben onun parasını kazanmak için sanırım ya ağaç dikeceğim ya da doğayı yücelten dizeler yazacağım. Bu mantıkla ütü de yapmamak gerek. Zaten çok yüksek bir enerji sarfiyatı içeriyor. Küresel ısınmaya engel olayım diye ütüsüz pantolonum, 10 günlük sakalım ve bir hafta banyo yapmamış bedenimle bir işe kalkışsam, küresel adab-ı muaşeret kuralları çerçevesinde dışlanırım.

Kendimi depremde sonra çullanılan Veli Göçer gibi hissettim. Üstelik dünya başıma yıkıldı. 2050 yılına kadar küresel ısınma gözle görülür bir hal alacakmış. Umarım ben o yılları görürüm ve iki çift laf etme şansım olur bu tantanaya.

Not: Üşenmedim baktım Las Vegas' ın elektrik tüketimine. Hani bireysel olarak ben dünyayı yıktım ama başkaları ne yapıyor diye.
Las Vegas için 23,030,806 MWh/yıl ilk ulaştığım sayı.
Başka bir kaynakta ise ortaya çıkan ise bence daha anlamlı olacak karşılaştırılabilirliği ile.

"Each new resident will need 20,000 kWh of electricity a year. That will be 400,000 megawatts at a cost of $40,000,000 a year producing 160,000,000 tonnes of CO2 per annum."[1]

Şehre yerleşen her bir kişinin 20.000 kWh/yıl elektriğe ihtiyacı olacak. Bu da 40.000.000 milyon dolar değerinde 400,000 MW elektriğe tekabül etmektedir. Bu elektrik üretimi 160,000,000 ton CO2 meydana getirmektedir.
Normal bir Amerika vatandaşı için yıllık elektrik sarfiyatı 10.000 kWh/yıl iken, Türkiye için bu rakam 3.000 kWh/yıl[2] olarak hesaplanmıştır.

Sonra da 70 dolarlık LED ampuller kullanarak bu sarfiyatın 1/10' a düşürüleceği anlatılmış. Bana bulaşıkları, çamaşırı toptan yıkayın diyenler, arada biz Las Vegas' ı dinlenmeye alsak mı demek sanırım akıllarına gelmiyor.

Bugüne kadar kara poşete gizlenen sadece içkiler diye düşünüyordum ben. Demek ki küresel ısınma da oraya gizlenmiş.






[1]http://green.thefuntimesguide.com/2007/04/las_vegas_energy_use.php
[2]http://www.dsi.gov.tr/hizmet/enerji.htm

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder