1 Kasım 2009 Pazar

Yağmur Meselesi

İnsanlara hiç enteresan gelmiyor yağmur yağması. Halbuse, derin konu...Düşünsene deniz diye gördüğün şeyden tepene yağıyor. Ben ilk insan olsam, ki kendimce ilk insanım -en azından benden çıkan- kesin korkudan kaçacak yer arardım. Gök yüzündeki denizi üstüme boşaltıyorlar diyerek. İlk insan olarak Türkçe' yi dil olarak benimsemeyebilirdim. O ayrı onu lütfen başka bir platforma. Ancak değinmeden geçemeyeceğim şudur ki kimse bana anlatmasın işte sular buharlaşıyor da gökyüzüne çıkıyor vs. vs. ben de en az sizin geçtiği, tedrisattan geçtim.

Diyorum ki gökyüzünde deniz var hatta adacıkları da beyazlı grili adaları da bulutlar. Ada da yaşayanlardan en az birkaçı tapmıştır yağmur meselesine. O zaman kitap yok nebî yok ne yapsınlar hakları.

Ben tapmıyorum ama ciddi bir bağ olduğuna inanıyorum aramızda. Ayaklarımı ıslatmasa en yakın dostum ama ayaklar kötü.

2 yorum:

  1. ben şahsen yağmura karşıyım! Ayak meselesinde hem fikir olmamıza hem şaşırdım hem de sevindim...
    Bi kere saçını yaptırırsın dışarı çıkarsın yağmurdan saçın bozulur, oje sürersin rutubetten 3 gün gün dayanmaz.
    Sürekli şemsiye taşımak insanı yorar, ıslak şemsiyeyi kapalı mekanlara girince nereye koyacağımızı şaşırıyoruz. Paçaların ıslanması konusuna hiç girmiyorum.
    Denizaltı konusunda da iki çift lafım var, orda da denizin altında ne giysen olmaz. Öyle yani

    YanıtlaSil
  2. efendim bir hanımefendinin de bir beyefendinin de en güzel aksesuarlarından biri şemsiyedir. Trençkotunun yanında bileğinize asarsınız. Şemsiyenizi de girdiğiniz yerde, açarsınız diğerlerinin yanına rengarenk çiçekler gibi dururlar gittiğiniz yerde.

    Denizaltı acaip ya ben de alışamadım pek

    YanıtlaSil